91- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Ahn) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu:
"Eğer insanlar, ezanda (ezan
okumada) ve ilk safta ne kadar büyük bir fazilet olduğunu bilseler, sonra
sıkışıklıktan kura çekmekten başka çare bulamasalar, muhakkak (ön saffı elde
etmek için) anılarında kura çekerlerdi.'[1]
92- Ebû
Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurmuştur:
"Namaz için ezan okunduğu zaman,
şeytan ezan sesini işitemeyinceye kadar, kıç atıp geri kaçar."[2]
93- Muaviye'den
(Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
SellenVin şöyle buyurduğunu işittim: "Müezzinler, kıyamet gününde insanların
boyca en uzun (en şerefli ve baş) olanlarıdır."[3]
94- Ebû Sa'îd
El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den işittim:
"Müezzinin sesinin ulaştığı son
hudud içerisinde, onun sesini duyan hiç bir cin, hiç bir insan ve hiç bir
(cansız) şey yoktur ki, kıyamet gününde o müzzine şahidlik etmesin."[4]
Ezanın fazileti hakkındaki hadisler çoktur.
Ezan okumakla imamlık
görevlerinden hangisinin daha faziletli olduğu konusunda alimlerimiz dört
görüşle ihtilâf etmişlerdir:
1- Sahih olan, ezanın daha faziletli
olduğudur.
2- İmamlık daha
faziletlidir.
3- İkisi de fazilette
eşittir.
4- Eğer imam,
imamlık haklarını yerine getirdiğini ve imamlık hasletlerini toplamışsa,
imamlık daha faziletlidir, değilse müezzinlik daha
faziletlidir.
Ezanın
Şekli
Ezanın lâfızları, herkesçe bilinen
sözlerdir. Ezanda terci' yapmak bize göre sünnettir. Terci' şudur: Müezzin en
yüksek sesiyle dört defa:
"Allahu. ekber, Aîlahu ekber,
AÜahu ekber, Allahu ekber" Dedikten sonra kendisine ve yanındakilere işittirecek
kadar gizlice:
"Eşhedü en lâ ilahe illallah,
Eşhedü en lâ ilahe illallah - Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, Eşhedü enne
Muhammeden resûlüllah"
der. Sonra bu gizli söylediklerini
aynen yüksek sesiyle tekrarlar. Yani:
"Eşhedü en lâ ilahe illallah,
eşhedü en lâ ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden resûlüllah, eşhedü enne
Muhammeden resûlüllah"
söyler.
Tesvîb de bize göre sünnettir.
Tesvîb şudur: Özellikle sabah ezanında "Hayye ale'l-felâh" sözünü
bitirince:
"Esselâtü hayrün mine'n-nevm,
esseiâtü hayrün mine'n-nevm" (Namaz uykudan hayırlıdır)
demektir. Ezanda terci' ve tesvîb
yapmaya dair hadîsler naklolmuştur, bunlar meşhurdur.
Bilinmelidir ki, terci' ve
tesvîb'i terk edenin ezanı sahihtir; ancak faziletli olanı bırakmış olur.
Mümeyyiz olmayan (kâr-zararı ayıramayacak kadar küçük olan) kimsenin, kadının ve
kâfirin ezanı sahîl olmaz. Mümeyyiz olan çocuğun ezanı sahih olduğu gibi, ezan
okuyup da şehadet kelimelerini getiren bir kâfirin de ezanı, muhtar olan mezhebe
göre İslâm'ından dolayı sahîh olur. Bazı alimlerimiz de, İslâm hükmünü ezan
taşımadığından ezanı sahîh olmaz; çünkü başlangıçta müslüman değildi. Ezanın bir
kısmı İslâm'dan önce okunduğundan onun ezanı sahîh olmaz.
Bu bölümle ilgili fer'i meseleler
çok olup fıkıh kitablarmda tespit edilmiştir. Burası onları saymak yeri
değildir.
İkâmetin
Şekli
Sahîh hadislerle sabit olan muhtar
ve sahîh mezhebe (Şafiî mezhebine) göre, İkâmet onbir cümleden ibarettir. Hanefi
mezhebinde ise, ezanın şekli ile ikamet
arasında fark yoktur; yalnız "Felâh"Iardan sonra iki defa: "Kad kameti's-salâtü
kad kameti's-salâh" denilir.
(Şafiî mezhebine göre) İkamet
cümleleri şöyledir:
"Allahü Ekber Allahu Ekber, Eşhedü
en lâ ilahe illallah, Eşhedü Enne Muhammeden Resûlüllah, Hayye Alessalâh, Hayye
Alelfeiâh, Kad kameti 's-salâh, Kad katemi's-saîâh, Allahü Ekber, Allahu Ekber,
Lâ ilahe illallah..."
Bilinmelidir ki, bizim mezhebde
(Şafiîlerde) sahih olan, ezan ve ikametin sünnet oluşudur. Bu hususta cuma ve
diğer namazların ezanı müsavidir. Bazı alimlerimiz de demişlerdir ki, bunların
ikisi de farzı kifayedir. Bazıları da, cumada bunlar farzı kifayedir, diğer
namazlarda değil. Eğer ezan ve ikametin farzı kifaye olduğunu kabul edecek
olursak, bir şehir veya bir mahalle müslümanlan tüm olarak bunları terk
ettikleri takdirde, onları bu terklerinden dolayı yola getirmek için şiddet
kullanmak gerekir. Fakat bunları sünnet olarak kabul edince, onlara bu şiddeti
uygulamak, sahîh mezhebde yoktur; nitekim öğlenin ve diğer vakitlerin
sünnetlerini terkden dolayı şiddet kullanılmadığı gibi... Bazı alimlerimiz de
demişlerdir ki, ezan ve ikamet, İslâm'ın alâmetleri olduğundan, bunları terk
eden topluma şiddet kullanılır.
Ezanda sesi yükseltmek ve ağır
ağır okumak müstehabdır. İkamet ise çabukça getirmek ve ezandan daha hafif bir
sesle okumak müstehabdır. . Ezan okuyan müezzinin güzel sesli, güvenilir ve
itimad edilir, gönüllü ve vakıttan haberdar kimse olması da müstehabdır.
Müezzinin yüksek yerde durması, kıbleye yönelmesi, ayakta olması, abdestli
bulunması hem ezanda, hem de ikamette yine müstehabdır.
Bir kimse, kıbleye arka çevirerek
yahud oturarak, yahud yatarak, yahud abdestsiz olarak, yahud cünüb bulunarak
ikamet veya ezan okursa ezanı kerahetle sahîh olur. Cünübdeki kerahet, abdestsiz
olandan daha şiddetlidir. Bu durumlarda ikamette olan kerahet çok daha
şiddetlidir.
Ezan, ancak beş vakit namaz için
meşru' kılınmıştır: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı. Bu namazlar ister
kaza, İster edâ olsun ve ister namaz kılan mukim olsun, ister müsafir bulunsun,
fark etmez. Yine ister tek başına kılsın, ister cemaatla kılsın. Ancak bir
kişinin ezan okuması ve ikamet getirmesi kâfidir, diğerlerinin getirmesine gerek
yok.
Bir vakit içinde, bir çok kaza
namazları kıhnsa, yalnız ilk kaza için ezan okunur ve ondan sonra kılınan her
kaza namazı için ikamet getirilir. (Arafat ve Müzdelife'de olduğu gibi) iki
vakit namazı bir arada kıhnsa, yalnız birinci için ezan okunur, her namaz için
ikamet yapılır. Beş vakit namaz dışındaki namazların hiç biri için ezan okumak
yoktur; bunda ittifak vardır.
Bazı namazlar vardır ki, bunlar
cemaatla kılınmak istendiği zaman "Essaîâtü camiatün (Cematla namaza)" demek
müstehab olur; bayram namazı, güneş tutulma namazı, yağmur duası namazı gibi...
Bir kısım namazlar için bunu söylemek müstehab olmaz; sünnet namazları, mutlak
nafile namazları gibi... Bir kısım namazlar da vardır ki, bunlarda namaza davet
edip etmemekte ihtilâf vardır. Teravih ve cenaze namazları gibi... Doğrusu,
teravih namazı için davet yapılır, cenaze namazı için
yapılmaz.
İkamet, ancak vakit içinde ve
namaza girmek istendiği zaman sahîh olur. Ezan ise, sabah vakti müstesna, namaz
vakti girdikten sonra sahîh olur. Sabah vakti için, vakit girmeden önce ezan
okunması caizdir. Fakat sabah namazının vaktinden önce hangi zamanlarda ezan
okunabileceği
Dualar Ve
Zikirler
hususunda ihtilâf vardır. Sahîh
olanı, gece yarısından sonra okunmasının * cevazıdır. Seher vaktinde
okunabileceği söylenmiştir. Bütün gece boyunca okunabileceği söylenmişse de, bu
bir şey ifade etmez. Gecenin üçte ikisinden sonra okunabilir sözü de vardır;
fakat ilk hüküm geçerlidir.
Kadın ve Hünsa-i müşkil (Erkek
veya kadın olduğu tesbit edilemeyen kişi) ikamet getirebilirler fakat ezan
okuyamazlar; çünkü bunlar seslerini yükseltmekten
yasaklanmışlardır.
Müezzini Ve İkamet Getireni Dinleyen
Kimsenin Okuyacağı Dualar
Müezzini ve ikamet getireni
dinleyen kişinin, söylenen sözleri aynen söylemesi müstehabdır; yalnız "Hayye
alessalâh ve Hayye alelfelâh" dedikleri zaman, bunların herbiri
arkasından
"Lâ havle ve la kuvvete denilir.
Bir de sabah ezanındaki:
''Essaîâtü Hayrün Mine'n-nevm
cümlesi arkasından:
"Sadakte ve bererte" (Doğru
söyledin, sattakat gösterdin)" denilir. Burada:
''Sadaka Resûlûüah Salîalîahü
Aleyhi ve Sellem, Essaîâtü Hayrun Mine'n-nevm"
söylenir de
denmiştir.
İkametin: "Kad kameti's-salâh "
(Namaz başladı) sözleri arkasından da:
Ekâmellâhu ve edâmeha" (Allah
namazı ikame etsin ve devam ettirsin)" söylenir.
Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah"
dan sonra da
"Ve ene eşhedü enne Muhammeden
resûlüllah" denir ve şöyle ilâve yapılır:
"Razîtü billahi rabben ve
bimuhammedin sallallahu aleyhi ve selleme resûîen ve bi'1-islâmi
dînen."
Ezanın bütün sözlerine uyulup ezan
tamamlandıktan sonra, Peygambe-re salât ve selâm getirilir (Allahümme Salli ve
Sellim alâ seyyidina Muham-med, denilir). Sonra şu dua
yapılır:
"Allahümme rabbe
hazihi'd-da'veü't-tâmmeti vessalâti'i-kâimeti, âti muhammedeniivesîlete
ve'I-fazîlete,veb'ashü makâmen mahmuden* illezi vaadtehu"
(Ey bu kâmil davetin ve hazır
olacak (devamlı) namazın Rabbı olan Allah! Muhammed'e (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem), cennette en yüksek ve en faziletli dereceleri ver ve onu kendisine va'd
buyurduğun şefaat makamına eriştir)'* Sonra ahiret ve dünya işlerinden istenen
dua yapılır.
95- Ebû Sa'id
El-Hudrî (Radıyallahu Anh), Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Ezanı işittiğiniz zaman,
müezzinin söylediği gibi söyleyin."[5]
96- Abdullah b.
Amr b. EI-As'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
"Müezzinin ezanını işittiğiniz
zaman, onun söylediği gibi söyleyin, sonra bana salât getirin. Çünkü bana bir
salât getirene, Allah o salât yüzünden on rahmet verir. Sonra benim için
Allah'dan vesile isteyin; çünkü o vesile, cennette bir derecedir ki, o derece,
Allah'ın kullarından ancak bir kula lâyıktır. O kimsenin de ben olduğumu ümid
ediyorum. İşte ben benim içirt bu vesileyi isterse, ona şefaat kararlaşır
(vacib olur)"[6]
97- Ömer b.
Hattab'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Müezzin:
"Allâhu ekber, Allâhu
ekber"
deyince, sizden biriniz: "Allâhu
ekber, Allâhu ekber" derse; Müezzin sonra:
"Eşhedü en lâ ilahe
illallah"
deyince, sizden biriniz: "Eşhedü
en lâ ilahe illallah" derse; Sonra müezzin:
"Eşhedü enne Muhammeden
resûlüllah"
deyince, sizden biriniz: "Eşhedü
enne Muhammeden resûlüllah" derse; Sonra müezzin:
"Hayye Ale's-salâh" deyince,
sizden biriniz:
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billâh" derse;
Sonra
müezzin:
"Hayye
ale'l-felâh"
deyince, sizden biriniz: "Lâ havle
ve lâ kuvvete illâ billâh" derse; Sonra müezzin:
"Aîîâhu ekber, Allahu
ekber"
deyince sizden biriniz "Allahu
ekber, Allahu ekber" derse; Sonra müezzin:
"Lâ ilahe illallah" deyince,
sizden biriniz (bütün bunlara iman ederek) kalbi ile:
"Lâ ilahe illallah" derse, cennete
girer. "[7]
98- Sa'd b. Ebî
Vakkas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Müezzinin ezanını dinleyen kimse,
şu sözleri söylerse, onun günahı bağışlanır:
"Eşhedü en lâ ilahe illâllahu
vahdehû lâ şerike leh. Ve enne Muhamme-den abdühû ve resûlühu. Razîtü billahi
rabben ve bimuhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) resûlen ve bi'1-İsiâmi
dînen."
(Allah'dan başka ilâh olmadığına
yalnız O var olduğuna şahidlik ederim, O'nun ortağı yoktur: Muhammed (S.A.S.)
O'nun kuludur ve peygamberidir. Rab olarak Allah'a, Peygamber olarak Muhammed'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), din olarak İslâm'a razı oldum)"[8]
Bir rivayette de: "Ben de şahidlik
ederim..." şekh'nde söze başlanılıyor.
99- Hazreti
Aişe'den (Radıyallahu Anha) sahîh bir isnadla şöyle rivayet
edilmiştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, müezzinin ezanım işittiği zaman, şehadet kelimesini getirir ve: Ben de,
ben de (şahidlik ederim." buyururdu.[9]
100- Câbir b.
Abdullah'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim ezanı işittiği
zaman:
"Allâhümme rabbe
hazihi'd-da'veti't-tâmmeti vessalâti'l-kâimeti; âti Muhammedeni'l-vesîlete
ve'1-fazîlete veb'ashu makâmen mahmudeni'1-lezî vaattehû"
(Ey bu kâmil davetin ve hazır
olacak (devamlı) namazın Rabbı olan Allah! Muhammed'e (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) cennette en yüksek ve en faziletli dereceleri ver; ve onu, kendisine
va'd buyurduğun şefaat makamına eriştir) derse, kıyamet gününde benim şefaatim
ona vacib olur."[10]
101-
Muaviye'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem, müezzinin: Hayye Alelfelâh (kurtuluşa gelin) sözünü işittiği
zaman:
"Allâhümmec'alnâ
müflihîn"
(Allah'ım bizi kurtulanlardan yap)
buyururdu."[11]
102- Ebû Ümame
(Radıyaîlahu Anh) den rivayet edildiğine göre, Hazreti Bilâl (Radıyallahu Anh)
ikamete başlayıp: "Kadkameti's-salâh" deyince, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Selİem şöyle buyurdu:
"Ekâmehallâhu ve
edâmehâ"
(Allah namazı ikâme etsin ve onu devam
ettirsin)" ikametin diğer sözlerinde Hazreti Peygamber, Hazreti Ömer'in ezan
hakkında rivayet ettiği hadîsteki sözlerin aynını söylerdi.[12]
103- Ebû
Hüreyre'den rivayet edilmiştir ki: Hazreti Peygamber müezzinin ikamet
getirdiğini işittiği zaman şöyle derdi:
"Allahümme rabbe hazihid-da
'veti't-tâmmeti vesseîâti'l-kâimeü, salli alâ Muhammedin ve âtihi su'Iehû
yevme'l-kıyâmeti"
(Ey bu kâmil davetin ve hazır
namazın Rabbı olan Allah, Muhamnıed'e rahmet et ve kıyamet gününde dileğini ona
ver)"[13]
Namaz kılmakta olan bir kimse,
ezan okuyanı yahud ikamet getireni işitirse, namaz içinde bunlara karşılık
vermez (icabet etmez, onların sözleri- ni tekrarlamaz). Ancak namazdan selâm
verip çıkınca, namaz kılmayan kimsenin yaptığı icabet gibi, icabet yapar. Namaz
içinde müezzine veya ikamet getirene icabet yapılmış olsa mekruh olur, namazı
batıi olmaz.
Helada iken müezzinin sözlerine
yine icabet edilmez. Heladan çıkılınca icabet edilir. Hadîs okurken, yahud başka
bir ilim okurken, yahud benzeri meşguliyet varken müezzinin okuyuşu işitildiği
zaman, bütün bunlar bırakılır ve müezzine icabet edilir, sonra bırakılan işe
dönülür. Aksi halde icabet elden çıkar; fakat üzerinde bulunduğu iş çoğunlukla
kaçmaz. Herhangi bir durumda, müezzin ezanı tamamlayana kadar ona icabet
yapılamamış olursa, araya uzun fasıla girmedikçe, müezzinin sözlerinin
tekrarlanması müstehab olur.
Ezandan Sonra Okunacak
Duâ
104- Enes'den
(Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Ezan ile ikamet arasında yapılan
dua geri çevrilmez."
Tirmizî demiştir ki, bu hadîs
sahihtir, hasendir. Ancak Tirmizî rivayetinde, Câmi'inde "Kîtabu'd-Daavat =
Dualar bölümünde" şu ilâveyi yapmıştır: "(Ashab) dediler ki: (Dua olarak) biz ne
söyleyelim? Ey Allah'ın Resulü? Peygamber (ş.a.v) şöyle buyurdu: Allah'dan
dünya ve ahirette afiyet isteyin. "[14]
105- Abdullah
ibni Amr b. El-As'dan rivayet edildiğine göre, bir adam (Peygambere) şöyle dedi:
Ey Allah'ın Resulü, müezzinler (şerefli hizmetlerinden dolayı) bize üstün
bulunuyorlar? Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (ona) şöyle
buyurdu:
"Müezzinlerin söyledikleri gibi
söyle; bitirdiğin zaman da, (Allah'dan) iste, istediğin sana verilir. "[15]
106- Sehl b.
Sa'd (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"İki duâ var İd, bunlar geri
çevrilmezler: Ezan zamanında yapılan duâ ve insanların birbirine girdiği
şiddetli savaş anında..."[16]
Sabah Namazının İki Rekât Sünnetinden
Sonra Okunacak Dualar
107-
Ebu'l-Melih'den (Amr b. Üsame'den) o da babasından (Radıyallahu Anh) rivayet
edildiğine göre; babası sabahın iki rekâtını (sünnetini) kıldı; peygamber de
onun yanında hafif (uzatmaksızın) iki rekât kıldı. Sonra Peygamber otururken üç
defa şöyle buyurdu:
"Allahümme rabbe cibrîle ve
isrâfîle ve mikâîîe ve muhammedin 'in-nebiyyi (Sallallahu aleyhi ve sellem) eûzü
bike mine'n-nâri"
(Cibril'in, İsrafil'in, Mikâil'in
ve Peygamber Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi ve Selleme) Rabbı olan Allah'ım!
Ateşten (cehennemden) sana sığınırım."[17]
108- Enes
(Radıyaîlahu Anh) yolu ile rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.s) şöyle
buyurdu: "Kim cuma günü sabahın farz namazından önce üç defa şöyle söylerse,
günahları deniz köpükleri kadar dahi olsa, Allah onun günahlarını
bağışlar:
"Estağfirullâhe'llezî lâ ilahe
illâ hüve'l-hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyhi"
(O Allah'dan mağfiret dilerim ki,
O'ndan başka ilâh yoktur; O, hayat sahibidir, her şeyi idare edendir, ben de ona
tevbe ederim)"[18]
Namaz Kılmak İçin Saffa Girince Okunacak
Duâ
109- Sa'd b.
Ebî Vakkas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem namaz kıldırıyordu. Bir adam namaza geldi ve saffa varınca
şöyle dedi:
'"Allâhümme âtini efdale ma
tü'tîibâdeke's-sâlihîn" (Allah'ım! Salih kullarına verdiğinin en faziletlisini
bana ver)" Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazı bitirince
sordu:
"- Az önce konuşan kimdi?" Adam
dedi ki, bendim, ya Resûlallah!... Peygamber buyurdu:
"- Sen bunu dediğin takdirde,
(cihat için savaşta olan) atının ayakları
kesilir ve sen de Allah Teâla
yolunda şehid edilirsin (böyle büyük bir sevaba kavuşursun). "[19]
Namaza Durmak İsteyince Okunacak
Dualar
110- Rafi'nin
annesinden (Selma'dan Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, şöyle
demiştir:
"Ya Resûlallah! Bana bir iş göster
ki, Azîz ve Yüce Allah ondan dolayı bana sevab versin. Peygamber
buyurdu:
- Ey Ümmü Rafi' (Selma), namaza
kalktığın zaman, Allah Teâlâ'yı on defa tesbîh et "Sübhânellâhi" (Allah
noksanlıklardan münezzehtir) de, O'nu on defa tehlîl et "Lâ ilahe illallah'*
(Allah'dan başka ilâh yoktur) söyle, on defa ona hamd et "Elhamdü lillâh" (Hamd
Allah'a mahsustur) söyle, on defa ona tekbir getir "Allâhu ekber" (Allah her
şeyden büyüktür) söyle, on defa da ona istiğfar et "Estağfirullâh" (Allah'dan
mağfiret dilerim) de. Sen Allah'ı tesbîh edince, (Allah) bu benim (hakkım),
der. Tehlîl getirdiğin zaman, bu benim için, der. Hamd ettiğin zaman, bu benim
için, der. Tekbîr getirdiğin zaman, bu benim için, der. İstiğfar getirdiğin
zaman, mağfiret ettim (seni bağışladım), der."[20]
Namaz İçin İkamet Zamanında Okunacak
Duâ
111- îmam
Şafi'î, "Ümm" kitabına isnad ederek rivayet ettiği mürsel bir hadîse göre,
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Duanın kabulünü;
ordular (muharebe birlikleri) karşılaştığı zamanlarda, namaz için ikamet
edildiği zamanlarda ve yağmur yağdığı zamanlarda
isteyiniz."
Şafi'î demiştir ki, yağmur
yağarken ve namaz için ikamet yapılırken, duanın kabulünü istemeyi, birden çok
kimselerden ezberledim.
[1] Buhârî. Müslim
[2] Buhârî. Müslim. Muvatta', Ebû Dâvud.
Nesâî.
[3] Müslim.
[4] Buhârî. Muvatta'. Nesâî. İbn-i
Mâce.
[5] Buhârî. Müslim. Muvatta'. Ebu Dâvud. Tirmizî.
Nesâî
[6] Müslim. Ebû Dâvud. Tİrmizî.
Nesâî.
[7] Müslim. Ebü Dâvud. Nesâî.
[8] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Ibtı-i
Mâce.
[9] Ebû Dâvud.
[10] Buhârî. Ebû Dâvud. Tirmizî.
Nesâî
[11] îbn-i Sünnî.
[12] Ebû Dâvud.
[13] İbn-i Sünnî.
[14] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbn-i
Sünnî.
[15] Ebû Dâvud.
[16] Ebû Dâvud. Sahih bir
isnadla.
[17] Ibn-i Sünnî.
[18] îbn-i Sünnî.
[19] Neseî. İbnİ Sünnî. Buharı de Tarihinde, Muhammed b.
Müslim b. Aiz'in hal tercemesinde bunu rivayet
etmiştir.
[20] İbn-i Sünnî.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.